Bir bakışta en önemli 10 İngilizce dil bilgisi kuralları

Bazen tüm dilbilgisi kurallarını akılda tutmakta zorlanıyor musunuz? Evet yeni dil öğrenirken yada öğrendiğiniz dili bir süre kullanmadığınızda bu durum olası. Hızlı bir hatırlatma veya biraz ingilizce dil bilgisi tazelemeye ihtiyacınız varsa, burada en önemli 10 İngilizce dilbilgisi kuralını özetledik.

Simple Present  Tense / Geniş Zaman

Geniş Zaman, değiştirilmesi planlanmayan, tekrarlanan, genel geçerlilik beyanları veya günümüzde birbirini takip eden eylemleri tanımlamak için kullanılır: Örneğin; - I live in Frankfurt  - Frankfurt'ta yaşıyorum. - I go to work at 8 o’clock every day  -Her gün saat 8'de işe gidiyorum. - When you go to school, you learn, you do your homework and you play with your friends. - Okula gittiğinde öğrenirsin, ödevini yaparsın ve arkadaşlarınla oynarsın. - The train departs every 15 minutes.  - Tren her 15 dakikada bir kalkıyor. Etiketler: Sıklık veya tekrarlama başlatan zarflar: her zaman, genellikle, sık sık, bazen, pazar günlerinde, her gün ...  (always, usually, often, sometimes, on Sunday/s, every day…)

3.Tekil şahıslarda fiilere 's' ve 'es' takısı eklenir.

3. kişiler ilgili cümlelerde fiil e “s” eklenir. Ancak fiil “-s , -sh, - ch, -z veya –x” ile bitiyorsa o zaman “-es” eki eklenir. - He works at the gym.    – Spor salonunda çalışıyor. - She watches TV every day.   – Hergün TV izler.

Present Continuous Tense / Şimdiki Zaman

Present Continuous Tense,  Türkçe’deki şimdiki zaman ifadesidir. Konuşma sırasında yaptığımız eylemlerden bahsederken kullanılmaktadır. Fiillere 'ing' eki eklenir. Örneğin; - Hala okuldan kredi borcunu ödüyorum. - I’m still paying off the loan from school. - Otobüs bekliyor. - He is waiting on the bus. - I’m working at the pharmacy in my holidays.   - Tatillerimde eczanede çalışıyorum. Etiketler: Şu an, şimdi, şimdi, sabah, öğleden sonra, sonra, bu gece ... (at the moment, now, right now, in the morning, in the afternoon, later, tonight...)

Present Perfect Tense / Geçmiş Belirsiz Zaman

Present Perfect Tense ‘in Türkçe karşılığı yoktur. Bu nedenle anlaşılması biraz daha zor olmaktadır. Bu zamanı öğrenmeye çalışırken Türkçe gibi düşünmemek gereklidir. Kısaca özetlemek gerekirse, geçmişte olup etkileri hala devam eden durumlar için kullanılmaktadır. Örneğin; - Hiç tenis oynamadı.  - She has never played tennis. - Bavulunu zaten hazırladın.  - You have already packed your suitcase. - Az önce doktordan randevu aldım. - I have just made an appointment at the doctor’s. Etiketler: şimdiye kadar, asla, asla, sadece, henüz, şimdiye kadar ... (already, ever, never, just, yet, so far...)

Past Perfect Tense / -miş’li Geçmiş Zaman

Past Perfect Tense, Türkçe’de –miş’li geçmiş zamanın karşılığını ifade etmektedir. Geçmişte yaşanan iki olaydan, daha önce olanını ifade etmek için bu zamanı kullanırız. Cümle içinde, (had) + fiilleri 3. hali olarak kullanılmaktadır. Örneğin; - I had studied a little English when I came to the U.S - İngiltere'ye geldiğimde biraz İngilizce çalışmıştım. - They had never met an American until they met John.  - John'la tanışıncaya kadar hiç bir Amerikalıyla tanışmamışlardı. Etiketler: zaten, sadece, asla, henüz, o gün, bir kez ... (already, just, never, not, yet, until that day, once...) Present Perfect Tense ile Past Perfect Tense arasındaki farkı anlayabilmek için aşağıdaki örneğimizi inceleyebilirsiniz. - I have never ate an pizza. (Daha önce hiç pizza yemedim.) Present Perfect Tense ile kurulan bu cümlede, cümleyi söyleyen kişinin daha önce hiç pizza yemediği anlaşılmaktadır. - I had never ate an pizza. (Daha önce hiç pizza yememiştim.) Past Perfect Tense ile kurulan bu cümlede ise, cümleyi söyleyen kişinin pizza yediği anlaşılır. Yani bu cümleyi pizza ilk kez yediğinde söyleyebilir.

Simple Past Tense / Geçmiş Zaman

Geçmiş Zaman, şimdiki zamandan önceki bir zaman diliminde eylemin tamamlanmış olması halinde kullanılır. Örneğin; - Geçen hafta doktora gittim. - I went to the doctor last week. - 2018 okulunu bitirdim. - I finished school 2018. - Geçen sene yaz okulundaydım. - I was in summer school last year. Etiketler: geçen yıl / hafta / ay, önce ...  (last year/week/month, ago...)

Uyarı: Ezberlenmesi gereken birçok düzensiz fiil var!

İngilizce’de fiiller düzenli ve düzensiz olarak ikiye ayrılır. Düzenli fiilleri geçmiş hale çevirmek için, filler sondaki hecelerine göre "-d" , "-ed" ya da "-ied" takılarını almaktadır. move - moved 
watch - watched 
study – studied Aşağıda "-ed" takısının getirilmesiyle ilgili kurallar verilmiştir. Bir sesli harf ve ardından e harfi geliyorsa, "-d" takısı eklenir.  dance - danced
erase - erased
place – placed Bir sesli harf ve ardından bir sessiz harf geliyorsa, sondaki sessiz harf iki kere yazılır ve "-ed" takısı eklenir.

plan - planned
stop - stopped DİKKAT: w ve x harfleri iki kere yazılmaz.

snow -  snowed
fix – fixed  İki sesli harf ve ardından sessiz harf gelirse "-ed" takısı eklenir, son harf iki kere yazılmaz. rain - rained
need - needed Son iki harf sessiz olursa "-ed" takısı eklenir, son harf iki kere yazılmaz.

help - helped
add - added  Kelimenin sonunda bir sessiz harf ve arkasından -y harfi gelirse, -y harfi atılır ve kelimenin sonuna  "-ied" eklenir.  

Worry - worried
Reply - replied  Kelimenin sonunda bir sesli harf ve arkasından -y harfi gelirse, "-ied" değil, "-ed" takısı getirilir.

play - played
stay – stayed  Not: Ezberlenmesi gerekli olan birçok düzensiz fiil bulunmaktadır.

Past Continious Tense / When-While Kullanımı

WHEN When -dığında, -dığı zaman anlamlarına gelir, when’den sonra Simple Past Tense (Geçmiş Zaman) kullanıldığında, geçmişte ………. olduğunda anlamını verir, when + simple past tense, past continuous tense yapısındaki cümleler, geçmişte bir eylem gerçekleştiği sırada, daha önceden başlamış başka bir eylemden (past continuous tense) söz edilmektedir, örneğin “sen beni aradığında ben uyuyordum” cümlesinde, uyuma eylemi, arama eyleminden daha önce başlamıştır ve devam etmekte olan bir eylemdir: When you called me, I was sleeping. -Fiona was taking a shower when the eartquake happened -Deprem olduğunda Fiona duş alıyordu. WHILE While” – iken anlamına gelir ve kendisinden sonra Past Continuous Tense kullanıldığında, ……. yaparken/olurken anlamını verir. Geçmişte süreklilik arz eden bir eylemin, başka bir eylem tarafından bölündüğünü ifade ederken while + past continuous tense, simple past tense ya da simple past tense + while + past continuous tense yapılarında cümle kullanılır. Past Continuous Tense cümlesi, Simple Past Tense cümlesinden daha önce başlamıştır, ve Past Continuous’un ifade ettiği eylem gerçekleşirken, başka bir eylem (Simple Past Tense) gerçekleşmiştir. Örneğin; Ben uyurken sen beni aradın cümlesinde, uyuma eylemi arama eyleminden önce başlamıştır ve devam eden bir eylemdir, uyuma eylemi, arama eylemi ile bölünmüştür: While I was sleeping, you called me. -While we were walking in the park, it started to rain. -Parkta yürüyorken yağmur başladı. Etiketler: -iken, ne zaman, ne kadar ... (while, when, as long as...)

Simple Future Tense - Will / Gelecek Zaman (-ecek,-acak)

Gelecek zamandan bahsederken “will” kullanılmaktadır. Genel olarak gelecekte gerçekleşecek durum ve eylemler için kullanılır. Örneğin; - I will take an exam tomorrow.  - Yarın sınava gireceğim. - They will go to the cinema.  - Sinemaya gidecekler

Future Tense - Going To

Planlanmış ve karar verilmiş gelecek zamandan bahsederken “going to” kullanılmaktadır.  Going to future tense genellikle "go" ve "come” fiilleriyle kullanılmaz. Bu fiillerle cümle kurulurken present continuous tense kullanılır. Örneğin; - I'm going learn French next summer – Gelecek yaz Fransızca öğreneceğim. - Look at those black clouds. It's going to rain. - Şu siyah bulutlara baksana. Yağmur yağacak.

For (–dır, -dir) / Since ( –den beri)

Present perfect simple, geçmişte başlayıp şimdiye kadar süren eylemleri ifade edebilir. Eylemin ne kadar süre sürdüğünü bir “for” veya “since” ile belirtilebilir. Belli bir zaman diliminden bahsediliyorsa yani eylemin ne kadar devam ettiği anlatılacak. Örneğin; - I have known you for ten years    - Seni on yıldır tanıyorum. - I can’t see you for five week   - Beş haftadır seni göremiyorum. - I will be in the holiday for one week   - Bir hafta boyunca tatilde olacağım. - Since she was a child - Çocukluğundan beri. - Since we graduated - Mezun olduğumuzdan beri. - We have lived in this city since we were born - Doğduğumuzdan beri bu şehirde yaşıyoruz. Etiketler: Şunlar için: uzun bir süre, altı gün, birkaç dakika, birkaç saat. (For: for a long time, for six days, for a couple of minutes, for a few hours -
Since: since 2007, since Monday, since 2 o’clock, since he left, since they met, since we started studying...)

How Much (Ne Kadar?) / How Many (Kaç Tane?)

Much ve many kelimeleri miktar bildirmek için kullanılmaktadır.  Sayılamayan isimlerle kullanılan “how much”, ne kadar anlamına gelmektedir.  Sayılabilen isimlerle kullanılan “how many”, kaç tane anlamına gelmektedir. Örneğin; - How many books are there in the your room? - Odanda kaç adet kitap var? - How many children has your mother got?       - Annen kaç çoçuğa sahip? - How much water do we need for a day?          - Bir gün için ne kadar suya ihtiyacımız var? - How much petrol does city?                           - Şehrin ne kadar petrole ihtiyacı var?

Some (Biraz-Birkaç) / Any (Hiç)

Some sayılabilen ve sayılamayan isimlerle birlikte kullanılmaktadır. Genellikle olumlu cümlelerde kullanılır. Sayılabilen isimlerle kullanıldığında “birkaç” anlamı taşımaktadır. Birlikte kullanıldığı isim daima çoğul olmalıdır. Örneğin; - I have some friends   - Birkaç arkadaşım var. - There are some students in the class  - Sınıfta birkaç öğrenci var. - There are some oranges on the table.   – Masanın üzerinde birkaç portakal var. Some sayılamayan isimlerle kullanıldığında “biraz” anlamını taşımaktadır. Birlikte kullanıldığı için tekil olmalıdır. Çünkü sayılamayan isimlerin çoğul hali yoktur. Örneğin; - I have some money  - Biraz param var. - There is some milk on the table  - Masanın üzerinde biraz süt var. - She will buy some coffee.     – O biraz kahve alacak. Any sayılabilen ve sayılamayan isimlerle olumsuz cümlelerde ve soru cümlelerinde kullanılmaktadır. Sayılabilen cümleler ile kullanıldığında “hiç” anlamını taşımaktadır. Birlikte kullanıldığı isim tekil koşulmaktadır. Örneğin; - I  don’t have any money.  – Hiç param yok. - There isn’t any milk on the table.   – Masanın üstünde hiç süt yok. - Do you have any money?  - Hiç paran var mı? - Do you have any friends?  - Hiç arkadaşın var mı?

If Clauses (Eğer) / Will

When kullandığımız zaman, bir olayın olmasına kesin gözüyle bakarız. If  kullandığımızda kesin değildir. Koşul cümleleri, bir koşul söz konusu olduğunda kullanılır. Şartla birlikte bir eylemin durumun nasıl gerçekleşeceğini anlatan yan cümlelerdir. Koşul cümlecikleri ana cümleden önce virgülle ayrılır ancak; ana cümleden sonra yazıldığındaysa hiç virgül kullanılmaz. Örneğin; - If she has time this evening, she will go out.   – Bu akşam zamanı olursa, dışarı çıkacak. Örnekte belirtildiği gibi kişi, zamanı olması durumunda dışarı çıkamayacak. Dışarı çıkmasının şartı, zamanının olması.

Who (Kimi) / Which (Hangi-Hangisi) / Whose (Kimin)

Bu kalıplar genellikle iki cümleyi birleştirmek ve akıcılığı sağlamak için kullanılmaktadır. Burada önemli olan kural şudur: İkinci cümle her zaman için, ilk cümledeki bir kelimeyle ilgili detay bilgi vermektedir. Örneğin; - A man opened the window. He was wearing a black jacket - Pencereyi bir adam açtı. Adam siyah bir ceket giyiyordu. - The man who was wearing a black jacket opened the door. - Kapıyı, siyah ceket giyen bir kadın açtı. Örnekte görüldüğü gibi who kelimesi, ek bilgi verilecek kelimenin hemen arkasından gelmektedir. Kelimenin yeri değiştirilerek bu cümle farklı şekilde de söylenebilir. -The man who opened the door was wearing a black jacket. - Kapıyı açan adam siyah bir ceket giyiyordu.  Who veya Which önüne geldiği kelimeyi nitelemektedir. Bu konuyla ilgili dikkat edilmesi gereken, hangi kelimeyle ilgili bilgi verileceği iyi tespit etmeli, who veya which kelimesini o kelimenin önüne koymalısınız. - I received the email. (Maili aldım.) - You had sent the email. (Email göndermiştin) - I found the bag. (Çantayı buldum.) - The bag was important. (Çanta önemliydi.)  - I received the email which you had sent.   - Göndermiş olduğunuz email aldım. - I found the bag which was important.   - Bulduğum çanta önemliydi.  Whose, ..ki onun, ...ki onların anlamındadır. İyelik belirten zamirdir.  Whose zamirinden önce ve sonra mutlaka isim olmalıdır. Sonrasında başka bir isim  yada zamir gelemez. Whose ‘dan sonra gelen kelimede kesinlikle “the” olmamalıdır. Örneğin; - Our director, whose daugher studies in the UK will go there next week. - Kızı UK'de okuyan direktörümüz önümüzdeki hafta oraya gidecek.